Tanrı Vardır. Yoktur Diyenler Sadece Tanrısızlardır!

Tanrı Vardır. Yoktur Diyenler Sadece Tanrısızlardır!

 

Ademoğlu-Havvakızı, istinat noktası olmadan varlığa gelemez. Varlığını ayakta tutamaz. Varlığını sürdüremez. Bu dayanak, kelimenin bütün içerim ve bileşenleriyle  Anlamın kendisidir.  Bir güle anlam yükleriz. Bir kaleme anlam yükleriz. Hayatın kendisiyle kaim olduğu Suya, havaya, toprağa, rüzgara ve İsmet Özel’e de anlam yükleriz. Biz yüklü varlığız. En ağır yükümüz anlam yüküdür. Amaç yüküdür. Buna borç yükünü de biz ekleyelim. Borca da anlam yükleriz. Bir bütün olarak varlığa, oluşa, hayata, anlam yükleriz. Hayat, yükte de, pahada da ağır ve kıymetlidir. 

Ademoğlu-Havvakızı için anlamsızlık, amaçsızlık gayya kuyusu olsa gerek!  Anlamsızlık ve amaçsızlık insan tabiatına aykırı bir durumdur. Aksi bir durumdur. İnsan için amaçsızlık, anlamsızlık en büyük boşluktur. Uzay boşluğu onun yanında çöl tozu yanında zerre kalır muhtemelen. Okyanusa karşı bir damla. 

Hayata anlam yüklemekle ile ilgili söylem analizleri düşünce/felsefe tarihinin ana omurgasını oluşturur muhtemelen. 

Hayatın Anlamı Nedir?

Hayatın anlamı, içsel/bilişsel yeteneklerin en düzeyde devreye konulmasıyla inşa edilebilecek bir konu mudur?  İnsanın, deneyim ve duyu alanından aldığı verileri akli melekelerle harmanlayarak, sınıflandırarak, dışsal cepheden gelerek inşa edebileceği bir bilgi sistemi midir? Hayatın anlamını, hayatın kökeni hakkında tahminden öte bir şey üretemeyecek bir bilimsel mantık inşa edebilir mi? Bilimsel söylem analiz ve olasılıklarının tükeneceği yerde varlık bir imkân olarak gücünü gösterir. Varlığın kökeni de gücünü varlığın amacı ve anlamında inşa eder. 

İnsan, anlamsızlığın gayya kuyusuna mahkûm mudur? Yokluğa mahkûm mudur?  İnsan bedensel elementlerin kimyasal bileşenlerinin toplamından farklı bir anlam katmanına sahiptir. Bir kalemini kaybeden bir insanın yaşayacağı bir basit yoksunluk hissi karşısında hayatının anlamı ve amacını kaybetmesi durumunda nasıl bir ruhsal boyutun içinde kendisini bulur? Bu durumu kabullenebilecek bir yapısı var mıdır? 

İnsan, zihnen anlamsızlığa karşı direnen bir varlıktır. Amaçsızlığa karşı direnen bir varlıktır. Çünkü vardır.  

Bu direnişin kaynaklarının çeşitliliğine göre değişen ve dönüşen anlam/söylem sistemleri vardır. Yaklaşımlar, felsefeler, akımlar vardır. 

Anlam ve amaç dayanakları, felsefe atlasları çeşitliliği kadardır. Ancak bu çeşitlilik insanın türsel birliği ve kökeni sorununu ortadan kaldıramaz. Hayatın anlam konusundaki sözde Bilimsel tasnifler, bilim diye tanımlanan bilgi dizgelerini aşan düşünme ilkelerinden yola çıkar. Haddizatında bu mantıkla ulaştıkları sonuçlar bilimselliği temsil etmez. Bilimsel bir simülasyon ve manipülasyon ile hayatın amacı ve anlamı inşa edilebilir mi? 

İNSAN, TANRI İLE AYNI GÖZ HİZASINDA OLAN BİR VARLIK DEĞİLDİR.

İnsan, hayatın anlamını ve amacını kendi kafa gözü hizasında olan materyallerden yola inşa edebilir mi? Mesela insan, kendi göz ve akıl hizası açısından tanrıyı nasıl bir nesneye indirgiyor acaba?  

Vahiy kültüründe, Peygamberlere indirilen vahiyler Allah’ın en büyük lütfu olarak tanımlanır. Peygamberin âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olması, akla yol gösterici bir pratik olması ile de ilgilidir. Allah, rahmetiyle,  peygamberliği  ve peygamberin kendisini alemlere bir rahmet olarak tanımlamıştır. Bu, insanın bu sonsuzluk yurdunda daha rahat bir yol ve rehber bulması için verilmiş bir rahmettir. İnsan, kendi aklını uyaran bir şok olarak ilahi vahye muhatap kılınmıştır. Akıl, Tanrının varlığından delillerle haberdar edilmiştir. Vahiy, dikey bir müdahaledir. İnsan, vahiyle yukarıya bir yol imkânı bulmuştur. Peygamber, rehberdir. 

Bu imkân ve rehberle hayatın anlamı rasyonel bir şekilde bütüncül bir felsefeye daha rahat erdirebilir. İçsel, bilişsel kaynaklar ile Vahyin birlikte meczedilmesi durumunda hayatın anlamını ve amacını efradını cami, ağyarını mani bir şekilde inşa etmek daha makul olmaz mı? 

Filozoflar teknik olarak Tanrıyı ispatlamaya yönelik bütün akli imkânları, binbir türlü delili devreye koymuşlardır. Ama İmam Gazzali ile ilişkilendirilen bir hikâyede bu akli deliller bir Kocakarı İmanı için şüphelerden öte bir anlam ve işlev görmeyebiliyor. İman edenin hiçbir şüphesi olur muymuş?

Tanrı’nın varlığını ispatlamak mı akli açıdan kolaydır yoksa yokluğunu ispatlamak mı? Allah, bizimle aynı göz hizasında olan bir varlık değildir. Vahiy, aklın en büyük dayanağı olarak insanı ayakta tutan, bitip tükenmek bir bilmez bir istinat noktasıdır, dayanağıdır. 

Tanrı’nın varlığını kendimize kanıtlamışız. Tanrı yoktur diyenler ancak ve sadece tanrısızlardır. O da onların sorunudur. Bunun için de vahiy ehli için varlığın, hayatın bir asil anlamı ve amacı vardır. 

Bu amacı gerçekleştirmek için peygamberlerin verdiği mücadeleler bir erdem mücadelesidir.

 

Diğer Yazıları

Yıkılmadık, Ayaktayız!

Yıkılmadık, Ayaktayız!

  • 06.07.2024 / 13:47

Yorum Yaz