Dünya Ruh Sağlığı Gününde… Yemen’de Ruh Sağlığı: Savaş Zamanında Kayıp Halka

Dünya Ruh Sağlığı Gününde… Yemen’de Ruh Sağlığı: Savaş Zamanında Kayıp Halka

Dünya her yıl 10 Ekim’de Dünya Ruh Sağlığı Günü’nü kutluyor. Bu gün, insanın içsel dengesi ve bedensel huzuruna denk bir ruhsal esenliğe sahip olma hakkını hatırlatmak için önemli bir vesiledir. Ancak bu gün Yemen’de geldiğinde, toplumsal bilinçten neredeyse tamamen silinmiş bir hatırayı anımsatır. Çünkü Yemen halkı on yılı aşkın bir süredir çatışma ve yıkım girdabında yaşıyor; bu da ruh sağlığını düşünmeyi lüks hâline getirmiştir. Oysa ruh sağlığı, insanın hayatta kalma, uyum sağlama ve krizlere karşı direnebilme yetisini belirleyen görünmez bir bağdır.

2015 yılında İran destekli Husiler ile Yemen hükümeti arasında başlayan savaş, sadece fiziksel yıkım ve hizmetlerin çöküşüyle sınırlı kalmadı; aynı zamanda Yemenli insanın iç dünyasına da derin yaralar açtı. Kayıp, korku, göç, açlık ve güvensizlik; kaygı, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi ruhsal rahatsızlıkların iç içe geçtiği boğucu bir karışıma dönüştü. Psikolojik destek kurumlarının yokluğu, bu alandaki imkânların yetersizliği ve toplumdaki bilinç eksikliği, ruhsal acıları sessiz bir fenomene dönüştürdü; ne dinleyen var ne de tedavi eden.

Uluslararası kuruluşların tahminlerine göre, Yemen’de yaklaşık 7 milyon kişi, özellikle çocuklar ve kadınlar, farklı düzeylerde psikolojik travma ve stres bozukluğu yaşamaktadır. UNICEF raporlarına göre, Yemenli çocukların yarısından fazlası şiddet, kayıp veya doğrudan travmatik olaylar deneyimlemiştir. Bu durum, onların psikososyal gelişimini uzun vadede tehdit etmektedir. Buna rağmen, 40 milyonu aşkın nüfusa sahip ülkede, psikiyatri alanında uzmanlaşmış merkezlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Ayrıca, her 500 bin kişiye yalnızca bir psikiyatrist düşerken, dünya ortalaması her 10 bin kişiye bir doktordur.

Yemenlilerin sıkıntısı yalnızca tıbbi hizmetlerin yetersizliğiyle sınırlı değildir. Toplumsal kültür de bu sorunu derinleştirmektedir. Zira “ruh hastalığı” hâlâ delilikle ya da inançsızlıkla ilişkilendirilmektedir. Bu bakış açısı, ruhsal sorun yaşayan bireyleri yardım aramak yerine susmaya ve inkâra yöneltmektedir. Toplumsal damgalanma, hastaların çektiği acıyı artırmakta, onların psikolojik danışman veya sosyal hizmet uzmanına başvurmalarını engellemektedir. Medya ve farkındalık programlarının yokluğunda, Yemen’de ruh sağlığı üzerine konuşmak hâlâ bir “kültürel lüks” olarak görülmektedir; ulusal bir öncelik değil.

Savaş, birçok hastane ve sağlık merkezini tahrip etti. Nitelikli sağlık çalışanlarının önemli bir kısmı maaş kesintileri ve kötüleşen yaşam koşulları nedeniyle göç etti veya geçim sağlamak için başka alanlarda çalışmaya başladı. Husilerin kontrol ettiği bölgelerde devlet çalışanlarının maaşlarının altı yılı aşkın süredir ödenmemesi, durumu daha da kötüleştirdi. Hükümet desteğinin yetersizliği, ruh sağlığını kapsayan bütüncül bir ulusal stratejinin hayata geçirilmesini engelledi. Mevcut çabalar ise yalnızca uluslararası kuruluşların yürüttüğü kısa süreli projelerle sınırlıdır. Kırsal bölgelerde durum daha vahimdir; çünkü insanlar genellikle tedavi için büyücülere veya geleneksel şifacılara başvurmaktadır. Bu ise ruhsal ve fiziksel bozuklukların ağırlaşmasına neden olmaktadır.

En fazla zarar gören kesimlerden biri çocuklardır. Çatışma bölgelerinde, göç kamplarında ya da aşırı yoksulluk içinde büyüyen milyonlarca Yemenli çocuk, savaşsız bir hayatın ne demek olduğunu hiç bilmemektedir. Patlama sesleri ve yıkım manzaraları arasında büyüyen bu çocukların psikolojik gelişimi derinden etkilenmektedir. Birçoğu kaygı, içe kapanma, odaklanma güçlüğü, öfke nöbetleri ve alt ıslatma gibi belirtiler göstermektedir. Bunlar, acil psikolojik müdahale gerektiren erken dönem ruhsal bozuklukların göstergeleridir.

Son yıllarda bazı yerel girişimler, özellikle göçmenler ve öğrenciler arasında psikolojik destek konusuna dikkat çekmeye başlamıştır. Yemen Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği gibi kurumlar, grup terapileri düzenlemekte, gönüllülere “psikolojik ilk yardım” eğitimi vermekte ve danışmanlık hizmetleri sunmaktadır. Ancak bu çabalar, desteğin zayıflığı ve kaynak eksikliği nedeniyle ülke genelindeki büyük ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Bu nedenle, ruh sağlığını yeniden yapılanma sürecinin öncelikleri arasına dahil eden, eğitim ve sosyal politikalarla bütünleştiren bir ulusal vizyona acilen ihtiyaç vardır.

Bugün Yemen’de “barış” kavramının yeniden tanımlanması gerekmektedir. Zira barış sadece silahların susması değildir; savaşın yorduğu insan ruhunun yeniden inşasıdır. Ruh sağlığının desteklenmesi, Yemen insanını yeniden onarmayı hedefleyen ulusal bir projenin parçası olmalıdır. Bu ise okullarda ve üniversitelerde psikososyal eğitim programlarıyla, damgalamayı kıracak bilinçli medya çalışmalarıyla ve ruh sağlığı uzmanlarına yapılacak yatırımlarla mümkündür. Bir toplum, ancak dengeli ve üretken bireylerle yükselebilir; acıya rağmen yaşamın anlamına inanabilen insanlarla.

İki yılı aşkın süredir hükümet ile Husiler arasında süren kırılgan ateşkese rağmen —Amerikan ve İngiliz saldırılarının Husilerin kontrolündeki bölgelerdeki altyapıyı hedef almasına karşın— Yemen’deki savaş yalnızca yeryüzünü değil, ruhları da yaralamıştır. Bugün her zamankinden daha fazla, Yemenliler içsel bir şifaya, yeniden umut ve güven kazanmaya ihtiyaç duymaktadır. Ruh sağlığı ne bir lüks ne de bir ayrıcalıktır; insanca bir yaşamın temel şartıdır. O, Yemenlilerin içsel huzurunu çalan bu savaşta gerçekten de kayıp halkadır.

Diğer Yazıları

Yorum Yaz