Aksa Tufanının Gölgesinde Hac

Abdullah İbn Ömer'in hadisine göre hac, İslam'ın beşinci farzıdır. Bir adam kendisine "Siz cihad etmiyor musunuz?" O da şöyle dedi: "Allah Resûlü (sas)’nün şöyle buyurduğunu işittim: 'İslam beş temel üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet etmek, namazı ikame etmek, zekâtı vermek, Ramazan orucunu tutmak ve Beytullah'ı haccetmek."
Hüccetü'l-İslam Ebu Hamid el-Gazali şöyle demiştir: "Hac, İslam'ın temel direklerinden ve binalarından biridir: Ömrün ibadeti, emirlerin sonu, İslam'ın tamamlanması ve dinin kemale ermesidir."
Hac bu yıl, hicri 1446'da geldi ve onunla birlikte "Aksa Tufanı" savaşından sonra Haccın ikinci mevsimi geldi; 7 Ekim 2023, birçok anlam, birçok kayıp bırakan ve bazıları kesin olarak kabul edilen ve diğerleri şüpheli olan çok sayıda gerçeği ortaya çıkaran hicri 1445 yılının Rebiülevvel ayının yirmi ikisine denk geldi; tüm bu gerçekler güneşten daha parlak, sabah şafağından daha net ve günün ilk ışıklarından daha açık hale geldi.
Bu değişim, milletlerin değişiminin yanısıra özellikle de fikirlerin, inançların değişimi kolay yollardan ya da barışçıl araçlarla gerçekleşmez; insanların başkalarından öğrendiği hatalar vardır, insanların kendilerinden öğrendiği hatalar vardır, insanların doğruyu öğrenmek için bedel ödediği hatalar vardır ve ancak özveri ve fedakârlık yoluyla öğrenilebilecek dersler vardır.
Haccın Anlamları ve Tufana Yatırımı
Büyük Hac'da, Müslümanların anlaması, ulaşmaya çalışması ve pratik hayatlarında uygulaması gereken büyük anlamlar, büyük hikmetler ve büyük evrensel amaçlar vardır; böylece semboller hayatları ve geçimleri üzerinde olduğu kadar dinleri ve ahiretleri üzerinde de etkili olur.
Bugün ümmetin ve dünyanın yaşadığı en büyük olay olan ve bugüne kadar yirmi aydır devam eden ve bu satırların yazıldığı sırada hala sona ermemiş olan "Aksa Tufanı Savaşı "ndan daha önemli bir sembol rehberlik yoktur. Tufan için hacc’dan çıkardığımız anlamlar şunlardır:
Birincisi: Tevhid
Haccın en büyük amacı, Tirmizi'nin Aişe annemizden (Allah ondan razı olsun) rivayet ettiği gibi, kişinin vatanını, ailesini ve işini terk etmesinden, Allah'a yönelmenin ve O'nun rızasını aramanın eşsiz bir hali ve dua, hamd, tekbir ve Allah'ı anmak için ikame edilen ibadetler aracılığıyla Yüce Allah'a bir yolculuk biçiminde Yüce Allah'ı birlemektir.
Aişe annemiz (Allah ondan razı olsun) şöyle demiştir: "Cemarâtın atılması ve Safa ile Merve arasında sa’y etmek Allah’ı zikretmek içindir." Bu ibadet, Beytullah ile vedalaşarak, vatana ulaşmak ve sadece Allah'ın zikri istikametinde bir hayat yaşamakla sona erer.
Bu tevhid; ruhlarda yerleşmesi ve kalplerde derinleşmesiyle, savaşma cesaretine, düşman saflarına dalmaya, Aksa tufanı savaşında olduğu gibi "sıfır mesafeden" onlarla savaşmaya ve cesaretle hiç tereddüt etmeden şehit olmayı istemeye yol açar. Bu tevhid; şehitlerin annelerini, eşlerini, babalarını ve annelerini, insanlığı hayran bırakan sabır, rıza ve Allah’tan mükafatını bekleme gibi harika tabloları ortaya çıkarandır. Böylece gayrimüslimler bu metanet ve memnuniyetin nedenini aradılar ve bunun İslam olduğunu keşfettiler. Bu durum da onları bu dini araştırmaya ve ona girmeye yönlendirdi.
İkincisi: Ümmetin Birliği
Haccın en önemli anlamlarından biri ümmetin birleşmesidir: Ümmetin birliğinin anlamı veya amacı; Hac'da ümmet birdir ve birleşiktir; Hac'da mekân, zaman ve insan birleşir; mekân Mekke ve Hac ibadetlerinin yapıldığı yerlerdir: Mekân Mekke ve ibadet mekânları, zaman Zilhicce. İnsan, zaman farkı ve mekân uzaklığı olmadan bu mekânda ve zamanda buluşur. Hac farizasının dışında zamanın, mekânın ve insanın birleştiği hiçbir ibadet yoktur.
Müslümanların yöneldiği ve dua ettiği İlah tektir, bu ibadette Müslümanların yaptığı ibadetler tektir, yöneldikleri kıble tektir, tek bir imamın arkasında namaz kılarlar, tek bir Kâbe'nin etrafında tavaf ederler ve tek bir yerde sa’y yaparlar, her şey birdir ve birleşiktir: Zaman ve mekân, duygular ve semboller, niyet ve yöneliş, kaynak ve yöntem, tehlil ve tekbir, telbiye ve dua, tavaf ve sa’y. Hacdaki her şey ümmetin birliğine çağrıda bulunur.
Aksa Tufanı’nın gölgesinde neyi görüyoruz? Allah'ın rahmet ettiği kişiler hariç, ümmetin Gazze halkını yalnız bıraktığından başka bir şey görmüyoruz. Gazze halkına karşı dost- düşman toplandı ve desteğe en çok ihtiyaç duydukları bir zamanda yüzüstü bırakıldı. Bu nedenle Buhari'nin Muaviye b. Ebi Süfyan'dan rivayet ettiği hadiste Hz. Peygamber (sas)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere olacak Allah'ın emri gelinceye kadar, onları yalnız bırakan da onlara muhalefet edende onlara zarar vermeyecektir.” Hz. Peygamber (sas)'in şu sözünü düşün “Kim onları yalnız bırakırsa” yalnız bırakmak ancak kendilerinden destek ve yardım umulanlardan gelebilir.
Ümmet bu büyük olay karşısında Kur'an-ı Kerim'in tarif ettiği gibi bir ve beraber olmak yerine “Bu sizin ümmetiniz, tek bir ümmettir ve ben sizin Rabbinizim, öyleyse bana ibadet edin” [Enbiya 92], ancak bu ümmet yöneticileri ve bazı kötü âlimler tarafından parça parça edilmiş ve benzeri görülmemiş bir çaresizlik durumu yaşamaktadır: Biz buradan şunu diyoruz; Hac, bu meydan okumalara karşı kıyamet gününde Allah’ın sorgusuna konu olacak görevlerimize yönelik tevhidi ve ümmetin birliğini emretmektedir.
Üçüncüsü: Cihad Farzının Tesis Edilmesi
Kur'an-ı Kerim'de "Hac Suresi" adında bir sure vardır ve bu surede haccın birçok ibadetlerinden derslerinden, ibretlerinden ve anlamlarından bahsedilir ve surenin sonunda Allah şöyle buyurur: "Ve Allah yolunda hakkıyla cihad edin, çünkü O sizi seçti ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmadı" [Hac 78].
Suyuti'nin el-Camiu's-Sağir'de Şifa bint Abdullah’tan rivayet ettiğine göre, bir adam Peygamber'e gelerek cihad hakkında soru sormuş, Peygamber de şöyle buyurmuştur: "Seni, içinde güç ve zorluk bulunmayan bir cihada yönlendireyim mi?;Beytullah’ı haccetmek.
Ebû Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sas) şöyle buyurdu: "İhtiyarın, gencin, zayıfın ve kadının cihadı: Hac ve Umre."
Kur'an ayetinde Allah, Hac Suresi'ni cihad emri ile bitirir, peki bu cihad nedir? Bu cihad hakkıyla cihad yapmaktır. "Ve Allah yolunda hakkı ile cihad edin." Bu her şeyi aşan bir emirdir ve surenin sonunda ümmetin zorluğun olmadığı bir cihad olan hac farizasından güç ve zorluk gerektiren ümmetin düşmanlarıyla cihada intikal etmesi, vatanları özgürleştirmek, esirleri kurtarmak, Kudüs ve Aksa'yı düşmanlardan temizlemek için düşmanlarla savaşması gerektiğinin açık göstergesidir.
Mücahitlerin Aksa tufanı savaşında yaptıkları ve halen yapmakta oldukları şey budur; cihadın anlamını ümmet içinde yeniden canlandırdılar ve terörizmle ilişkilendirildikten ve neredeyse sahneden kaybolduktan sonra onu yeniden ön plana çıkardılar; Aksa tufanı, cihadı zihinlere yeniden geri getirdi, ruhlarda kökleştirdi ve ümmeti onun aracılığıyla onur, kahramanlık ve fedakârlığın anlamlarıyla buluşturdu.
Dördüncüsü: Allah'ın Şiarlarını Yüceltmek
Bu terim Kur'an-ı Kerim'de Hac ibadeti ile birlikte zikredilmiştir, Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Kim Allah'ın şiarlarını yüceltirse, bu kalplerin takvâlı olmasındandır. ” [Hac 32]. İnsanlar bu farzı yerine getirmek için hazırlanırlar, bunun için hazırlık yaparlar, çocuklarını ve ailelerini terk ederler bu Allah'ın şiarlarını yüceltmektir. Müslüman'a sadece Hac değil, diğer rükünler de dahil olmak üzere tüm şiarları yüceltmesi emredilmiştir: Namaz, oruç, zekat ve İslam'ın diğer farzları.
Cihad ve şu anda Filistin topraklarında Aksa Tufanı savaşında somutlaşan şey Allah'ın şiarlarından biridir; kahraman mücahitlerin oradaki eylemleri yüceltilmesi gerektiği gibi kardeşlik bağı yüceltilmelidir. Hz. Peygamber'in (sas) direktifine karşılık olarak destek ve yardım görevi yerine getirilmelidir: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer. ” Müslüman, Müslüman kardeşini teslim etmemeli, yani onu düşmana veya açlığa, susuzluğa terk etmemelidir!
Beşincisi: Mal ile Cihad
Hac zayıfların cihadı ise, burada da mal ile cihad kendini gösterir, çünkü haccın masrafları vardır ve bu masrafların varlığı ile Müslüman farzı yerine getirmekle yükümlüdür. Allah'ın farzlarından birini yerine getirmek için bu parayı harcadığında kendi nefsiyle de mücadele eder.
Hiç şüphe yok ki, mal vermek ve onu farzları yerine getirmek için ve verilmesi gereken yerlere harcamak Kur'an-ı Kerim tarafından öngörülen bir cihad türüdür; Kur'an her zaman mal ile cihadı can ile cihadın önüne koyar: " Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturup kalanlar, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad etmekte olanlara eşit olamazlar. Allah, malları ve canlarıyla cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah bütün müminlere o güzel geleceği vaad etmiştir, ama mücahidleri -çok büyük bir karşılıkla- oturanlardan üstün kılmıştır." [Nisa 95]
Ey Müslümanlar, Filistin bugün Aksa Tufanı’nın gölgesinde her zamankinden daha fazla mala ihtiyaç duymaktadır. Gazze açlık ve susuzluktan ölüyor, yıkılan Gazze'nin altyapısının yeniden inşaya ihtiyacı var ve mücahitlerin ister savaş çalışmaları için ister ailelerinin bakım ve gözetimi için olsun mala ihtiyaçları var; cihadtan önce, cihad sırasında ve cihadtan sonra mala ihtiyaç duyulmaktadır.
Hac, Müslümanların bugün kendi gerçekliklerinde ihtiyaç duydukları birçok cihadî anlamın kokusunu hala taşımaktadır ve cihadı gerektiren ve Müslümanların gerçekliğinde haccın büyük anlamlarına ihtiyacın duyulduğu birçok olayı taşıyacak olan önümüzdeki günlerde bu büyük anlamlara daha fazla ihtiyaç duyacaklardır: “Allah kendi dinine yardım edenlere muhakkak yardım edecektir. Kuşkusuz Allah güçlüdür, mutlak galiptir.” [Hac 40].