Afganistan, Asya’nın Kalbidir

Afganistan, Asya’nın Kalbidir

افغانستان مهد و گهواره ی شرق بوده است

Pakistan’ın dünyaca bilinen şairi Muhammed İkbal, Afganistan için Asya’nın kalbidir diyordu. Nitekim İkbal’in bu ifadesi Türkiye öncülüğünde başlayan Afganistan barış görüşmelerinin İstanbul ayağına da hem ilham kaynağı hem de isim olmuştur: Asyanın Kalbi: İstanbul Süreci

Türkiye’den bakınca Afganistan, Farsçanın merkezi, Farsça edebiyatın beşiği olan kadim bir kültür ve medeniyet havzasıdır. Afganistan, doğu medeniyetinin beşiğidir. Afganistan, özgürlüğün, özgür ruhlu boyun eğmez insanların diyarıdır. Afganistan, tarihte İslam dünyasının ilk ilim ve kültür merkezi olarak dikkat çekmiştir. Afganistan Mevlana’nın memleketidir. Türkiye için Afganistan, Teşkilat-ı Mahsusa’dan, Cemal ve Enver Paşalardan bu yana dost ve kardeş bir coğrafya olarak kabul edile gelmiştir. Emir Emanullah Han’ın deyimiyle Afganistan, Osmanlının küçük kardeşidir ve doğuda Osmanlının sağ elidir. 

Afganistan, o görkemli tarihine, o kadim kültürüne ve parlak medeniyetine rağmen son derece mütevazi bir ülkedir. Afganistan, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bir şairler diyarıdır. Afganistan toprağı âdeta şiir ile yoğrulmuştur. Afganistan tarihinde bu tevazuu örnekler şekilde şiir yazan kadınlar mehcube, mesture, hicabi, nihani vb mahlaslar kullanarak kendilerini gizlemişlerdir. 

Dost ve kardeş olan iki ülkenin tarih boyunca süren kader birliği ve kardeşçe dayanışması modern dönemde de kesintisiz bir şekilde devam etmiştir. İkisinden birinin darda kalmasında akla ilk gelen olmuştur diğeri. Millî Mücadele döneminde de böyle olmuştur, iç savaşlarla başlayan göçlerde de böyle olmuştur. Afganistan’da modernleşme döneminin ilk hamleleri Osmanlı bürokratları vesilesiyle olmuştur. 

Modern Afganistan’ın inşası sürecinde önemli bir rol üstlendiği görülen Osmanlı bürokratı olarak anılabilecek olan Mehmud Terzi’nin İstanbul sevgisi ve aidiyeti modern dönemde iki ülke arasındaki kadim kardeşlik bağının en güçlü göstergesidir. Mehmud Terzi, Türkiye örnekliğinden yola çıkarak Afganistan’da siyasi, ekonomik, sosyal, dil, kültür ve eğitim alanlarında birçok yeniliğe imza atmıştır. Mehmud Terzi’nin damadı olan Emanullah Han da Türkiye Cumhuriyeti devletinin ağırladığı ilk resmi konuk olarak tarihe geçmiş bir isimdir. Emanullah Han, 18 Mayıs 1928’de kraliçe ile ziyaret ettiği İstanbul’da yaptığı açıklamada Afganistanlıları küçük kardeşiniz olarak kabul etmelisiniz, Afganistanlıları öğrenim için Türkiye’ye göndermek istiyorum. Sizden öğretmen istiyorum. Benim iki gözüm var, birisi sizler birisi de Afganistanlılardır diyordu. Bu açıklama Türkiye ve Afganistan münasebetini kâfi derecede açıklamaktadır.

1 Mart 1921 tarihinde Moskova’da imzalanan Türkiye-Afganistan Dostluk ve İşbirliği Anlaşmasıyla tesis edilen ikili ilişkiler bugün 100 yaşını aşmış durumdadır. Afganistan’daki Türkiye büyükelçiliği Kabil’de açılan ilk diplomatik misyondur.  Türkiye’nin cumhuriyet dönemi Afganistan politikası bir dönem Afganistanlı Türkler parantezine hapsedilmeye çalışılsa da özellikle 2001 yılından itibaren bütün Afganistan odaklı bir dış politikanın gelişmeye başladığı ve uygulanmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye özellikle Kabil, Mezarı Şerif, Cevizcan ve Verdek’te ofislerini açtığı TİKA marifetiyle Afganistan’da hastane, okul, gıda yardımı, eğitim programları ve kurumları gibi önemli inşa faaliyetleri yürütmüştür. Hamit Karzai Havaalanı Kreşi, Pervan Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Stüdyosu, Kandahar Şeyh Muhammed Serdar Davud Han Kız Lisesi, Nengerhar’da okul inşası, Maarif Okulları ve son olarak Hamid Karzai Havaalanı işletimi odaklı katkıları Türkiye’nin bütün Afganistan’ı kucaklamaya çalışan yaklaşımına dair önemli ipuçlarıdır. Afganistan’da bugüne kadar 50.000 öğrencinin faydalandığı 30’dan fazla okul inşa edilmiştir. Türkiye’nin inşa ettiği sağlık kurumlarından hizmet alanların sayısı ise 1 milyon civarındadır. Türkiye 2011 yılında Afganistan’a ayırdığı yardım miktarını 200 milyon dolarak belirlemiştir. TİKA’nın bugüne kadar Afganistan’da yürüttüğü kalkınma programı Türkiye’nin bugüne kadar tek bir ülkeye yönelik olarak uyguladığı en büyük dış yardım programıdır. 

Bütün bu yardımların ve kadim dostluğa dayalı işbirliğinin temelinde ise ortak bir kültür mirasının yer aldığı görülmektedir. Gazneli Mahmud’un şehri Gazne, Hz. Ali’nin kabrinin evsahibi olduğu rivayetiyle isimlendirilen Mezarı Şerif, Hz. Ukkaşe’nin medfun olduğu söylenen Belh şehirleriyle, öte yandan Fahrettin Razi, İbn-i Sina, Abdurrahman Cami’nin ülkesi olarak Afganistan Türkiye’nin kültür tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. 

Türkiye radikal grupları destekleyen ve fonlayan Suud gibi ya da sadece Şii grupları destekleyip fonlayan İran gibi değil bütün Afganistan’ı Afganistan olarak kucaklayan ve destekleyen bir ülke olarak bugün Afganistan’dan göç etmek isteyenlerin birinci tercihi konumunda olan bir ülkedir. 

Modern Türkiye’nin Afganistan algısının önemli bir parçasını göç ve göçmenler oluşturmaktadır. Modern Türkiye tarihinin ilk göçmenleri nüfusunu Türk etnisitesi merkezli olarak homojenleştirmeye çalışan Türkiye’nin yeni ulus inşası projesi nedeniyle farklı coğrafyalardan gelen Türkler olmuştur. Bu bağlamda 1982 yılında 2641 sayılı yasa ile Afganistanlı Türklerin Türkiye’ye kabulü de anılan projenin bir parçasıdır (Geyik Yıldırım, 2018: 143). Elbette bu göç günümüze muhatap olunan düzensiz göçlerden oldukça farklıdır. Günümüzde Türkiye’de ikamet izni talebinde bulunan 30.000’i aşkın kişiyle Afganistan altıncı sırada bulunmaktadır. Bu gelen göçmenlerin büyük çoğunluğunun İran’da olumsuz bir göçmenlik deneyimi yaşadıktan sonra Türkiye’ye sığınmayı bir kurtuluş olarak görmesi de Afganistanlıların Türkiye’deki konumuna dair ipucu veren önemli bir noktadır. Yine Afganistan’da yapılan bir çalışmada göç etmek için düşünülen ilk ülke olarak birinci sırada Türkiye isminin veriliyor olması da iki ülke arasındaki münasebetin samimiyetini vurgular niteliktedir. 

Türkiye üniversitelerinde önlisans, lisans ve lisansüstü aşamalarında giderek artan Afganistanlı öğrenci sayısı iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesini ve gelişmesini sağlayan önemli bir gönül köprüsü olmaktadır. Türkiye’nin Maarif Vakfı ile Afganistan’da başlattığı ve giderek güçlenerek devam eden eğitim seferberliği de yine Afganistan’ın geleceğine yapılmış önemli bir yatırım olarak dikkat çekmektedir. Öte yandan Türkiye akademisinde görev almaya başlayan Afganistanlı akademisyenler de hem Türkiye akademisinin kültürleşmesine destek olmakta hem ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sağlamaktadırlar. 

Önce Sovyet işgali, ardından iç çatışmalar/savaşlar ve son olarak Amerikan işgaliyle dünya gündemine gelen Afganistan, sadece bu olumsuz durumlar ile değil kadim ve görkemli tarihi ve kültürüyle Türkiye’nin gündeminde hep olagelmiştir. Türkiye, 1747’den nice badireler atlatmış, koca İngiltere’ye 3 kez alt etmiş, dünyanın onca süper gücüne karşı direnebilmiş ve ülkesini savunmuş, Sovyetleri ülkesinden kovmuş, asla işgali kabullenmemiş olan Afganistan’ın düştüğü yerden kendi şanına yakışır bir şekilde kalkabileceğine yürekten inanmaktadır. Türkiye, bu mücadele yolculuğunda, maddi, manevi, kültürel, ekonomik destek ve yardımlarıyla Afganistan’ın yanında durmaya devam edecektir. 

İki ülke arasında bunca derin tarihî kardeşliğe yakışmayan birtakım kusurlar da bulunmaktadır. Bunların başında artık çok arka planda kalmış kültürel işbirliğinin olmamasıdır. Afganistan kendi adına kısmen bu eksikliği gidermeye çalışmakta ve bu amaçla Türk dili ve edebiyatı bölümünü açmıştır. Türkiye üniversitelerinde bir an önce Afganistan Dili ve Edebiyatı bölümünün açılması gerekmektedir. Bunun için Türkiye’de çok sayıda mevcut olan Fars Dili ve Edebiyatı bölümlerinden bazıları Afganistan Dili ve Edebiyatı olarak yeniden kurgulanabilir. Afganistan’ın Ankara Büyükelçiliği bünyesinde bir Afganistan kültür merkezinin açılarak Afganistan dili ve edebiyatı öğretim kurslarının verilmesi dost ve kardeş ülke kültürüne ilgi duyan Türkiyeli gençlerin faydasına olacaktır. Afganistan’ın Ankara büyükelçiliği bünyesi ve öncülüğünde Farsça/Derice, Peştuca kursları dost ülke Afganistan’ın Türkiye’de daha iyi tanınmasını sağlayacaktır. 

Türkiye ve Afganistan’da karşılıklı sinema günleri, kitap sergileri/fuarları, şiir dinletileri, öykü günleri yine bu kültürel yakınlaşmayı ve işbirliğini destekleyecek ve güçlendirecektir. Bu çalışmalar Kabil’de Yunus Emre Kültür Merkezi ve Ankara’da Afganistan Kültür Merkezi tarafından yapılabilir.

Afganistan üniversiteleri ve Türkiye üniversiteleri arasında akademik işbirliği protokolleri yapılarak bu işbirliği süreci başlatılabilir. Bu işbirliği çerçevesinde öğrenci ve hoca değişimi iki ülke kültürleşmesine destek sunacaktır. Türkiye’yi diziler üzerinden tanıyan Afganistan gençliği için Türkiye üniversitelerine çeşitli kültürel ve eğitim gezileri düzenlenebilir. 

Afganistan Edebiyatını Türkiye’ye tanıtmak için Afganistan Farsça/Derice, Peştuca, Özbekçe, Türkmence eserleri Türkçeye tercüme edilmelidir. Yine aynı şekilde Türkçe edebiyat eserleri de Afganistan dillerine tercüme edilerek Afganistan’da yayımlanmalıdır. 

Afganistan üniversiteleri ve Türkiye üniversiteleri arasında ortak sempozyumlar ve paneller düzenlenmeli, iki ülke akademisyenleri arasında canlı ve sağlam bir iletişim ve ilişki köprüsü kurulmalıdır. İki ülkenin akademik camiasının akademik dayanışması desteklenmeli ve geliştirilmelidir. 

Mevlâna, Afganistan ve Türkiye arasında güçlü bir gönül köprüsü kurabilir. İki ülke arasında Mevlâna ve Mesnevi odaklı çeşitli etkinlikler yapılmalıdır. Şeb-i Arus törenlerine Afganistan’ın güçlü bir şekilde davet edilmesi, katılımın sağlanması Belh ve Konya arasında güçlü ve görkemli bir kardeşlik ilişkisi tesis edebilecektir. Konya Büyükşehir Belediyesinin Belh Belediyesine yönelik destek ve himayeleri kadim kardeşlik kültürüne yakışır bir tutum olacaktır. Bu iki şehir arasında başlatılacak olan “Belh’ten Konya’ya Kadim Kültür Yolculuğu” projesi ile Afganistan ve Türkiye için geleceğe açılacak parlak ve umut dolu bir pencere inşa edilebilir. 

Evet, günümüz Afganistan’ı 1907 yılında Osmanlı seyyahı Mehmet Fazlı’nın bize anlattığı Afganistan değildir ancak merhum şairimiz Mehmet Akif’in Süleymaniye Kürsüsünden selamladığı Afganistan hâlâ bizim gönül dünyamızda o görkemli ve kadim kültürüyle yatmakta ve yaşamaktadır. Bu kadim kültüre Türkiye’den bir dünya selam olsun. 



Diğer Yazıları

Yorum Yaz