Aksa Tufanı’nın İkinci Yılında: Direnişin Çağı, Onurun Dönüşü

İki yıl geçti… Ama o sabahın yankısı hâlâ kulaklarımızda çınlıyor; Gazze’nin ufkunda parlayan ateş, yeryüzünün vicdanını sarsan o ilk kıvılcım hâlâ sönmedi.
7 Ekim 2023, insanlığın ezberini bozan, mazlumların kalbinde yeniden umut yeşerten, zalimlerin tahtını titreten bir tarihti.
Bu sadece bir askerî operasyon değil, çağın yönünü değiştiren bir “ilahi sarsıntı”, bir uyanış tufanıydı.
Aksa Tufanı, bir halkın zincirleri kırarak özgürlüğe koşusuydu.
Bir avuç inançlı yürek, tanklara, uçaklara, teknolojik duvarlara karşı imanla direndi; ve dünya, ilk defa bu kadar çıplak bir şekilde hakikati gördü.
Bir Zelzelenin Ardındaki Hakikat
Aksa Tufanı, sadece Filistin’in değil, insanlığın vicdanında bir deprem etkisi yarattı.
Zulmün üzerine çekilen perdeyi yırttı; “medeniyet”, “demokrasi” ve “insan hakları” maskeleriyle süslenmiş barbarlığın gerçek yüzünü gösterdi.
Kendini “dünyanın en ahlaklı ordusu” olarak lanse eden işgalci rejimin, aslında ne kadar vahşi, ırkçı ve korkak olduğunu tüm insanlığa ilan etti.
Bu tufan, ümmetin kalbinde uyuyan değerleri diriltti.
Cihad, şehadet, direniş ve izzet kelimeleri yeniden parladı; unutturulmaya, karalanmaya çalışılan kavramlar, artık minberlerde, sokaklarda, gençlerin dilinde yeniden yankılanıyor.
Gazze: Tarihe İlham Veren Bir Efsane
Aksa Tufanı, Gazze’yi bir efsane şehrine dönüştürdü.
Artık Gazze, sadece bir coğrafya değil; imanla inşa edilmiş bir destandır.
Bir milletin onurunun, Allah’a olan güveninin, “küçük bir halkın büyük bir orduyu nasıl dize getirdiğinin” canlı kanıtıdır.
Gazze bugün tarihteki bütün direniş destanlarının yanına yazıldı:
Bedir’in yanına, Çanakkale’nin yanına, Halep’in, Kudüs’ün, Endülüs’ün yanına…
Gazze, çağımızın en büyük iman mucizesi olarak kayda geçti.
Duvarların Ardında Kırılan Kibir
Tufan, “yenilmezlik” mitini yıktı.
İşgalcinin “akıllı duvarı”, “yüksek teknoloji güvenlik sistemleri” bir anda kâğıttan bir perdeye dönüştü.
Mücahitler duvarları değil, kibri deldiler!
Onlar bir gecede, işgalin kalbine sızarak, “dokunulmaz” denilen sınırları yerle bir ettiler.
O gün, sadece bir duvar değil; korkunun psikolojik duvarı da çöktü.
İşgal ordusunun “yenilmezliği” miti, Gazze’nin tozlu sokaklarında paramparça oldu.
İşgalin Burun Eğdiği Gün
Tufan, işgalciyi utanç çukuruna gömdü.
Gazze’nin çocukları, gençleri, kadınları, erkekleri; her biri birer direniş sembolü haline geldi.
Topraklarının her karışı için savaşan bu halk, tankların altına imanını koydu.
Binlerce asker ve paralı milis öldürüldü.
Yüzlerce tank, zırhlı araç ve buldozer kül oldu.
Onlarca işgalci üs darmadağın edildi.
Ve en önemlisi, işgalin “güvenlik gururu” toprağa gömüldü.
Bu, sadece bir askerî yenilgi değildi; bu, psikolojik bir çöküştü.
Artık hiçbir işgalci, sabah evinden çıkarken emin olamıyor; hiçbir yerleşimci, akşam dönebileceğine güvenemiyor.
Esirler, Bilgiler, ve Büyük Denge
Gazze’nin eline geçen yüzlerce esir, hem stratejik hem de moral bir dönüm noktasıydı.
Bu, sadece takas için değil, bilgi ve istihbarat açısından da büyük bir ganimetti.
İşgalin iç yapısı, taktikleri, planları artık direnişin elinde bir “okul” malzemesine dönüştü.
Aksa Tufanı, düşmanı sadece sahada değil, zihninde de mağlup etti.
Korku ve güvensizlik, işgal toplumunun damarlarına yayıldı; binlerce yerleşimci bavullarını toplayıp kaçtı.
Çifte vatandaş olanlar ülkeyi terk etti; turizm çöktü, ekonomi felç oldu.
Dünya Vicdanının Uyanışı
Bu tufan, sadece bir savaş değil; bir hakikat aynasıydı.
Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, ambulanslar, hastaneler, gazeteciler hedef alındı; dünya ise ilk defa bu ölçüde suskunluğunun suç olduğunu fark etti.
Aksa Tufanı, uluslararası sistemin ikiyüzlülüğünü açığa çıkardı.
Artık kimse “insan hakları”, “kadın hakları”, “çocuk hakları” demesin; Gazze, bu kavramların nasıl çürüdüğünü gösterdi.
Bir avuç mazlum, koca bir dünya düzeninin maskesini indirdi.
Ümmetin Yeniden Doğuşu
Gazze, sadece kendisi için değil; bütün ümmet için savaşıyor.
Bugün Endonezya’dan Fas’a, Türkiye’den Yemen’e kadar milyonlar, “Aksa için” ayakta.
Camilerde dualar, meydanlarda yürüyüşler, kalplerde kıvılcımlar var.
Aksa Tufanı sayesinde ümmet yeniden bir yürek oldu.
İhanet eden yöneticiler ve satılmış kalemler bir tarafa, halklar artık saflarını belirledi.
Bu tufan, “kim kimdir”i gösterdi:
Kim Allah’ın yanında, kim zalimin safında!
Gazze Toprağında Yeşeren İman
Aksa Tufanı, sadece savaşın değil, imanın ve tevhidin de bir zaferiydi.
Gazze halkı, acı, açlık, yıkım ve ölüm içinde bile Allah’a güvenini yitirmedi.
Bu sabır ve direniş, Kur’an’ın “sabredenleri müjdele” ayetinin canlı tefsiri oldu.
Bu tufanla beraber, dünyada İslam’a yöneliş arttı.
Birçok gayrimüslim, Gazze’nin direnişinde hakikati gördü; Müslümanların çoğu da imanını tazeledi.
Bu tufan, sadece coğrafi bir zafer değil, kalplerin fethiydi.
Maddi ve Manevi Bedeller
Evet, Gazze yıkıldı; evler, hastaneler, yollar harabeye döndü.
Ama izzet ayakta kaldı!
Bir halkın ruhu, hiçbir bomba ile yok edilemedi.
Müminlerin kanı, ümmetin damarlarına yeniden hayat verdi.
İşgalin milyarlarca dolarlık harcamaları, askeri kayıpları, ekonomisinin durması, turizmin çökmesi, halkının psikolojik çöküntüsü…
Hepsi, bir avuç mücahidin elleriyle gerçekleşti.
Bu, tarihin en pahalı “utanç faturasıdır.”
Gazze’nin Dayanışması ve Sosyal Direnci
Aksa Tufanı, Gazze toplumunun ne kadar kenetlenmiş olduğunu gösterdi.
Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, her biri bu mücadelenin birer neferiydi.
Açlık, yoksulluk, bombalar altında bile halk, direnişine sarsılmaz bir destek verdi.
Bu dayanışma, ümmetin unuttuğu “birlik” kavramının yaşayan örneğidir.
Saymakla Bitmeyen Faydalar
Bu tufanın sayısız kazancı oldu; ancak bazılarını hatırlatmak yeterli:
- Gazze’yi bir ilham efsanesi hâline getirdi.
- Akıllı duvar yıkıldı; işgalin psikolojik eşiği aşıldı.
- Güvenlik gururu yerle bir oldu.
- Direniş, stratejik esirler elde etti.
- Binlerce düşman öldürüldü.
- Yüzlerce tank, araç, üs imha edildi.
- Destekçi rejimlerin maskesi düştü.
- “Yüzyılın anlaşması” rüyası kabusa dönüştü.
- Mescid-i Aksa planları bozuldu.
- Yeni taktikler ve silahlar denendi.
- Ekonomik maliyet işgalin belini kırdı.
- Yerleşimcilerin psikolojisi çöktü.
- Göçler, turizm felaketine dönüştü.
- İşgalci kendi casuslarından korkar hale geldi.
- Devletler, hareketler, şahıslar ayrıştı.
- Cihad, ribat, şehadet kavramları yeniden doğdu.
- Gazze’nin erleri, “taife-i mansûra” unvanını hak etti.
- Gayrimüslimler İslam’a girdi, Müslümanlar imanlarını tazeledi.
- Uluslararası düzenin çifte standardı ifşa oldu.
- Gazze’nin sosyal dokusu dimdik ayakta kaldı.
Ve daha onlarcası, yüzlercesi… Aksa Tufanı’nın faydaları, saymakla bitmeyecek kadar çoktur.
Zaferin Yasası: Fedakârlık
Evet, yıkımlar büyük; ama unutmayalım ki,
Vatanın kurtuluşu, mukaddesatın özgürlüğü bedelsiz olmaz.
Tarih boyunca hiçbir işgal, kolayca sona ermedi.
Her zafer, kanla, gözyaşıyla, sabırla yazıldı.
Gazze, bu bedeli ödeyerek insanlığa ders veriyor:
Ne kadar bedel ödersen, o kadar yücelirsin.
Ne kadar kurban verirsen, o kadar hür olursun.
Tufan Devam Ediyor
Aksa Tufanı bitmedi…
O hâlâ kalplerde, dualarda, sokaklarda yaşıyor. Bu tufan, bir neslin değil, bir ümmetin imtihanıdır. İnşallah, bu imtihanın sonunda işgal yıkılacak, Filistin özgür olacak, Kudüs yeniden secdeye kavuşacak. Çünkü bu, Allah’ın değişmeyen sünnetidir: “Eğer sabreder ve Allah’tan korkarsanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez.” (Âl-i İmrân, 120)
Zafer, sabredenlerindir. Gazze sabretti. Ve zafer, er ya da geç, Gazze’nin olacaktır.